Benim "Suç ve Ceza'yı 2. okuyuşum (Aslında 3, ama ilk okumamın üzerinden çok uzun zaman geçtiği için onu saymıyorum). "Klasik" denince ilk akla gelen eserlerden biridir. Üzerine söylenecek çok şey yok. Zaten bir asırdan uzun zamandır üzerinde yazılıp çiziliyor. Kısaca kendi tespitlerime geçeyim.
Bazı klasik eserlerde olduğu gibi, Suç ve Ceza'da gereksiz ayrıntılar, bilgilendirmeler yok. Mesela Sefiller'de, Karamazof Kardeşler'de, Savaş ve Barış'ta, Anna Karanina'da görürüz bunları. Elbette tamamen gereksiz demiyorum, ama hikayenin bütünlüğü içinde bir yeri olmayan ayrıntılar. Sefiller'de Waterloo savaşından uzun uzadıya bahseder, ama hikayeye katkısı, bu savaşın anlatılmasından dolayı eklenen sayfa sayısının onda biridir. Savaş ve Barış'ta tarih bilimi ile ilgili çok güzel değerlendirmeler vardır. Ayrı bir kitapta yazılsa, alınıp okunur. Ama Savaş ve Barış'ın hikayesine katkısı yok.
Bunlara karşılık Suç ve Ceza'da her şey ana hikayeyle bağlantılı. Başlarda Marmelov (ismi yanlış yazmış olabilirim, kusuruma bakmayın) sarhoş gevezelikleri yapıyor gibi geliyor. Ama hikaye ilerledikçe anlattığı her şeyin bir olayla bağlantısı olduğu görülüyor. Diğer diyaloglar da aynı şekilde.
Bir başka husus, hikaye çok akıcı. Az önce bahsettiğim diyaloglar bile okutuyor kendisini. Genel olarak da merak uyandırıcı, her bölüm sonunda bir sonraki bölümü merak ediyorsunuz.
Klasik diye gözü korkanlar, Suç ve Ceza'dan korkmasın. Kendi içlerindeki "Raskolnikov"dan korksunlar.